Cenazesine Kirli Eller Dokunmamalıydı…
Gençlik yıllarında tanımıştı. Tanıdığı gibi de gönlünü kaptırmış, o andan itibaren ömrünün geri kalan 30 yılını insanlığa hizmete adamıştı. İzmir’in bir köyünde yaşamış, oranın eşrafından hatrı sayılan ve hürmet edilen biriydi.
Gönlünü verdiği harekete ve hareketin gönüllülerine yapılan haksız muamelelerden dolayı çok kederliydi. Üstüne bir de amansız hastalığa yakalandı. Kim bilir, belki de yaşadığı ızdıraptı hastalığına sebep olan.
Yaşadığı beldedeki insanlar tarafından da haksız tepkilere maruz kaldı. Evine geçmiş olsun ziyaretine gelenler bile takip edilmeye başlanınca, eskiden selam verip ve dua almak için tabiri caizse kuyruğa girenler artık selam vermez oldu. Sonra da şikayetler başladı.
Aslında kazancı yerindeydi ama gönül verdiği hareket, ona vermenin aslında kazanmak olduğunu öğretmişti. Bu nedenle her şeyini hayır yolunda harcadı. Ancak hayırseverliğinin karşılığında nankörce şikayet edilip kanser haliyle gözaltına alınmak yazılıydı kaderinde.
Hastalığının son evresine gelmiş olmasaydı muhtemelen salınmayacak, yüzlerce emsali gibi hala tutuklu kalmaya devam edecekti. Serbest kaldıktan sonra kalan zamanını evinde geçirdi ama yine gönüldaşları dışında ziyaretine gelen olmadı. Evinde mahkum hayatı yaşamaya mecbur bırakıldı. Son zamanlarında konuşma kabiliyetini de kaybetmiş, hal diliyle iletişim kurabiliyordu. Yaptığı son himmet ise arabasını satıp yine hayır yolunda harcamak olmuştu.
Ötelere yürüdükten sonra kalan cenazesine de vefasızlık edildi. İmam verilmedi, namazı kılınmadı, cenazesi bile yıkanmadı. Gönüldaşları tarafından yerine getirildi bu vazife.
Tertemiz bir hayat yaşayan mübareğin cenazesi de temiz gitmeliydi zaten, cenazesine kirli eller dokunmamalıydı.
Not: Gerçek hikayedir. Hikayenin kahramanı ise sadece anlatılan kişi değildir.
Kaynak: http://magduriyetler.com/2018/05/31/cenazesine-kirli-eller-dokunmamaliydi/
Hiç yorum yok