“Koridoru Saran Bir Çığlık!”



Dört duvar sadece…

Kutu gibi bir mekan; soğuk ve yalnız…

Demir parmaklıklar arasında o narin, hassas insan. Aklının ucundan bile geçmeyecek kadar uzak yaşadıkları.

Olmaması gereken bir yerde.. Olmaması gereken bir beden..

Haketmedikleri daha ağır gelir her zaman insana.. Ama o güçlü, o metanetli.. Başı her zamankinden daha dik şimdi. Dimdik…

Sonra, bir bebek ağlaması koridorda; gittikçe yaklaşan… Anne kucağını bulunca susan, annesini emip karnı doyunca huzura erecek olan bir bebek sesi…

Annenin yavrusunu bağrına bastığı, bebeğinde anne kokusunu içine çekip huzur bulduğu beş dakikalık bir zaman.

Sonrası yine bir bebek ağlaması.. İlkinden daha içten, yüreği titreten, gittikçe uzaklaşan ve kaybolan…

Ve bir hıçkırık!.. Boğazda düğüm düğüm.. Annesiz bir an geçiremeyecek olan, daha süt kokan yavrusundan ayrılan annenin feryadı bu çığlık! Halbuki, omuzuna dağları koysanız yıkılmayan, dimdik duran ve zalime eğilmeyen bir kadın o. Ama söz konusu yavrusu olunca; kulağından silinmeyen bebeğinin ağlamasıyla, olduğu yerde  öylece kalmış anneden bütün koridoru saran bir çığlık bu!..

Tarifi zor, tarifi imkansız.. Sözün bittiği an bu.

Kaynak: Sizden Gelenler – Mağduriyetler http://magduriyetler.com/2018/05/17/koridoru-saran-bir-ciglik/

Hiç yorum yok