Pazarcı Teyze Vakasında Ertuğrul Özkök’ün Sor(a)madıkları


Aksaray’da ekmek parası için pazarda çalıştığı esnada apar topar gözaltına alınan ve Bylock kullandığı iddia edilen Pazarcı Teyzenin görüntülerini hatırlamışsınızdır. Hatırlamayanlar lütfen şu linke bi göz atsın:



İnsanlara korku salma kasdıyla basına servis edilen görüntüler, teyzemizin masumiyeti, mağduriyeti, haklı tepkileri ve izzetli duruşu sayesinde, toplumun her kesiminden tepki toplamış, üstelik görüntülere kendisini gözaltına almaya gelen polis memurlarının bile utanç içinde eğilip bükülmeleri yansımıştı. Tepkilerden çekinen HSK (Hâkimler ve Savcılar Kurulu) Başkanvekili Mehmet Yılmaz, Ertuğrul Özkök üzerinden Türkiye genelinde yaşanan zulmün sadece ufak bir kesiti olan o görüntüler ile ilgili sözde yaptıkları inceleme raporunu kamuoyuna duyurdu. O rapor ile ilgili yazının tamamına şu linkten ulaşılabilir:

http://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/ertugrul-ozkok/iste-o-pazarci-teyze-ile-ilgili-ic-inceleme-raporu-40546587

Şimdi Mehmet Yılmaz’ın açıklamalarındaki çelişkileri ve Özkök’ün sorması gerekip de sor(a)madıklarını soralım:

1- Açıklama: “…ByLock’çulardan dosyası hazırlanan 27 adrese eşzamanlı arama el koyma operasyonu yapılmıştı. Polis ekibi evde bulamayınca pazara gidip karakola davet ediyor. Salı pazarı da gazete binalarının karşısı. Sabah telsizleri dinleyen basın mensupları, sona kalan veya yakın olan pazar yerine gidiyor. Teyze Emniyet’e davet edilirken çekiyor…”

Görüntülerin basın mensupları tarafından çekildiği açık bir yalan. Çünkü görüntüler, polisler henüz teyzenin evine giderken başlıyor. Üstelik, görüntülerde polis memurları kameraların bir önüne bir arkasına geçiyor, kameranın yanında çok rahat davranıyor. Yani kameraman onlardan biri gibi davranıyor. Polislerin hiçbir basın kamerasını bu kadar yakınlarına alması, hatta yanlarında bu kadar rahat davranmaları, yüzlerini çekmesine izin vermeleri vaki değil.

Hem basın mensuplarının ve üçüncü kişilerin polis telsizini dinleme ihtimali ve operasyonları deşifre ihtimali varken, telsizden şüpheli birinin adresinin söylenmesi ya büyük bir aptallık ya da bu operasyonun bir terör operasyonu olduğuna polisler de inanmıyor anlaşılan.

2- Açıklama: “Teyze hattı kimin kullandığını bilmediğini söylüyor. Emniyet’te yapılan kontrolde, telefondaki rehberde Betül adına kayıtlı olduğu görülünce tekrar soruluyor. O da ‘Gelinim’ diyor ve serbest bırakılıyor.
Oğlu 3 aydır tutuklu. Telefonu gelini kullanıyormuş. Ama önceki çalışmada tespit edememişler.”

HSK Başkanvekili, ellerinde bulunan Bylock listelerinin yanlışlığını ve operasyonların hazırlık çalışmalarının yetersiz olduğunu açıkça kabul etmiş. Çünkü bir hattın kullanıcısını bulmak zor bir iş değil. Ama soruşturmalar “tepele toparla, at kodese, bu ifadelerle n.h çıkarsın bir daha güneşe” mantığı ile yapıldığı için birçok insan tutuklanmaktan kurtulamıyor. Zannediyoruz görüntüler basına servis edilmeseydi, bu teyzemiz cezaevinde aylarca suçsuzluğunu ispat etmekle uğraşıyor olacaktı. Oysa ki yargılamada esas olan suçluluğu ispattır.

3- Hem teyzenin oğlunun tutuklu olması, teyzeyi suçlu gösteremez. Suç ve ceza bireyseldir. Israrla bu konuyu vurgulamaları, “Yani teyze de, boşuna alınmadı, onun da suçu var” algısı oluşturmak. Tam bir ‘Cahiliyye’ anlayışı.

4- Açıklama: “Piyasada herkesin adına kayıtlı onlarca sahte veya açık hat varken bu hatalar her zaman olabiliyor. Tek tek ayıklamaya çalışıyoruz. Böylece hata oranı artıyor. Eksikleri görüyoruz ama herkes elinden gelenin fazlasını yapmaya çalışıyor.”

Merdi kıpti şecaat arz ederken sirkatin söylermiş. Açıkça bu listelerin hatalı olduğunu kabul etmiş. Ama herkes elinden geleni yapıyormuş. Öyle olunca haksız gözaltılardan, tutuklamalardan, işkenceden, intiharlardan, gözaltında ölümlerden kimse sorumlu olmuyor zaten… Şüpheden sanık yararlanır ilkesi nerede diye sormuyor ama usta gazetecimiz. Şüpheli bir listeden on binlerce insan nasıl tutuklanır sorusu aklının ucuna bile gelmiyor.

5- Açıklama: “Ancak bütün bunlara rağmen operasyon başlama görüntüleri ve olanlar hoş değil. Soruşturmanın ciddiyeti ile bağdaşmıyor. Herkes gereken dersi çıkardığı gibi, kusurlu hareket eden sorumluluk sahiplerinden hukuk içinde hem İçişleri Bakanlığı hem adliye tarafından hesap sorulacaktır.”

‘Hoş değil’ mi? Bir insanın itibarını yerle bir etmek için görüntü alıp basına servis edeceksiniz, sonuçta kendi itibarınız yerle bir olunca özeleştiri ayağı yapacaksınız. Ve bunu da duayen gazetecimiz hem yiyecek hem de şakşakçılık yaparak kamuoyuna duyuracak.

Sahi, bu olayın üzerinden yaklaşık on ay geçti. Dedikleri gibi sorumlular hakkında hesap sorulduğunu duyan var mı?

Kaynak: Mağdur Haberleri – Mağduriyetler http://magduriyetler.com/2018/05/17/pazarci-teyze-vakasinda-ertugrul-ozkokun-soramadiklari/

Hiç yorum yok