22 Yaşında Bir Gencin Zindan Notları



Tarihler 25 Temmuz 2016’yı gösteriyordu. Saat gece 00.40’da kapımız kırılır derecesinde vurulmaya başladı. ‘Aç kapıyı polis’ bağırışları arasında kalktık ve kapıyı açtık.
Biz mi? 20’li yaşlarda 4 üniversite öğrencisiyiz…
Hayatımda hiç emniyette işim olmadı hatta belki hiç… Kavga bile etmedim o güne kadar. Anlayacağınız bir kere bile yolum karakola düşmedi. Ama o gece polisler içeri girdi ve bizi yüzüstü yere yatırdılar, dövmeye başladılar 4 saat boyunca, 20 belki daha fazla polis bizi öldüresiye dövdüler.
Suratımı, kafamı… Doğrusu beni görseydiniz acırdınız, belki de ağlardınız… Evde arama yaptılar. Hiçbir şey bulamadılar. İki kilo makarna, bir kaç ekmek dışında. Çünkü biz öğrenciydik ve bizim evimizde silah olamazdı, bomba olamazdı. Olmadı da..
4 saat süren şiddetten sonra polisler kafamıza keleş diye tabir edilen silahı dayadılar. “Anlatın” dediler. Biz ağlayarak ve gördüğümüz işkenceye rağmen ‘Biz sadece öğrenciyiz ne anlatalım’ dedikçe daha çok dövdüler. Sonra plastik ters kelepçe taktılar akrep diye tabir edilen zırhlı araca bindirdiler. Ardından nezarette götürdüler. Orada da dövdüler. Devamında Hâkim beyin karşısına çıktık.
-Hâkim sordu ‘Niçin burada olduğunuzu biliyor musunuz?’
-Cevap verdim ‘Neden burada olduğumu bilmiyorum ve hiç bir zamanda bilmeyeceğim’

Sonra mı? Sonrası daha kötü… Cezaevi günleri… Her gün askeri sayım, küfür, baskı, 10 kişilik koğuşta 30 kişi kalma, zorla şakaklarımın kazınması, iki kere başka cezaevine sürgün… Dayak ve yine dayak…
Ne anlatayım size… 22 yaşım da hapse girdim, 24 yaşında çıktım. Çok acı çektim, not defterime çok defa birazdan ‘ intihar edeceğim’ diye not düştüm. Ardından bir not daha yazdım ‘ eğer dinim intiharı men etmeseydi bu fakir belki bin defa toprak altında olurdu’ şeklinde…
Anlayabiliyor musunuz?
Devamında ne mi oldu? Zindan karanlığında Rabbimi buldum… Ve dedim ‘Allah en sevdiklerini imtihan eder beni de imtihan ediyor bu genç yaşımda. Demek ki beni bir şeye hazırlıyor. Demek ki beni başka görmek istiyor. Demek ki ahir zaman gençlerine yol göstermemi istiyor. Demek ki nesli atiye bir örnek genç olmamı istiyor.’ Ardından içimden gelerek “Elhamdülillah” dedim.
Sonra Kur’an-ı Kerimi fark ettim. Kaç hatim yaptığımı bilmiyorum. Rabbimi zikretmenin tadını fark ettim. Hele de gece karanlığında ranza arasında başım secdedeyken.
Sonra Oruç’u fark ettim. Galiba 7 ay her gün oruç tuttum. Sabrı fark ettim. Hz Eyüp’ün (as) ‘ Ya Rabbi yara kalbime dokundu seni zikir edemiyorum’ mülahazasını idrak ettim. Hz Yunus’un (as) balığın karnında ki kadere teslimiyetini hissettim ve kâinatın sultanı Efendimiz ’in (s.a.v.) ‘kardeşlerime selam olsun onlar ahir zamanda gelecek’ müjdesinin bedelinin ne kadar ağır olduğunu hissettim. Zira cennet ucuz değildi, cehennem dahi lüzumsuz değildi. O zaman kim diyebilirdi ki ben bu zindana Allah tarafından haşa lüzumsuz şekilde atıldım. İmtihan sırlıydı ondan dolayı bir vakte bağlanmıştı. Bu yüzden hikmete ram olmak için sabırla, şükürle, tahammülle, uhuvvet alarak uhuvvet vererek vakti beklemek gerekiyordu. Sebeplere takılmadan, sebeplere uyarak beklemek gerekiyordu. Zira Allah sebepsiz iş yapmazdı. Ölümü bile bir sebebe bağlamıştı.
Ben de öyle yaptım,
Bekledim,
Karanlık beni boğsa da,
Zindan annemi benden alsa da,
Keşke ölsem diye çok dua ederek,
Avluda yağmurda namaz kılarak,
Aylarca uykusuz,
Karanlıkla dertleşerek,
Ranzayla arkadaşlık kurarak,
Bazen kelimelerle sohbet ederek,
Bazen bir şiir,
Bazen bir hıçkırıkla,
Bekledim…
Evet, canım acıdı. Evet, çok ağladım. Evet, suçsuz yere yattım. Evet, bedel ödedim.

Peki, ne oldu? Çok güzel bir dua var ya hani “Allah akıbetimizi hayır etsin” diye. İste onu öğretti zindan… Allah bir meselenin sonunu hayır etsin, sonu güzel olursa acı gider lezzeti kalır Allah sonu hayırla biten güzellikler nasip etsin ( Âmin)
Peki, sonuç? 19 ay hapis yattım ve hamd olsun beraat ettim. Az önce ‘sonuç mu?’ dedim daha ölmedim ki… Daha ölmedik ki… Ölünce sonucu göreceğiz… Rabbim imanlı kabre girenlerden eylesin ve rahmetiyle muamele etsin (Âmin, elfu elfu âmin)
Bu arada ben kim miyim? Ne önemi var ki… Farz et ki, Ali… Tahmin et ki, Yusuf’um ya da kim bilir belki Asım ya da Zeynel ’im…
Selam Dua ile kalın. Saygılarımı ve hürmetlerimi sunarım…



Kaynak: Mağduriyetler http://magduriyetler.com/2018/08/30/22-yasinda-bir-gencin-zindan-notlari/

Hiç yorum yok