Sesimi Duyan Var mı?
Çocukluğumuzun masalıdır kaf dağının ardındakı zümrüdüanka kuşu..Bir alevle kül olur bu ihtişamlı kuş ve bir gün küllerinden yeniden dirilerek çıkıp gelir kaf dağının ardından…
Zalim bir fırtına vurdu bizi diyelim…Bir depremle yıkıldı ihtişamlı sarayımız.. ya da belkide bir kış vurdu meyve veren dallarımızı…
Şimdi nedenleri sorgulamak yerine ilkyardım yapmalı kanayan yaramıza… Kainatı yaratıp yaradılanların en şereflisi olan insana hizmetkâr eden Allah elbette onun rızasında dimdik duranları mahçup etmeyecektir…
Eğer durduğunuz yerden şüpheniz varsa zaten kaybetmişsinizdir. Eğer ulu bir çınar gibi durduğunuz yerden emin ve başınız dikse hiçbir fırtına eğemez başınızı yere… Belki savurur uzak diyarlara. Ama o zaman da tohum olup yayılırsınız dört bir yana.
Gün olur; güneş açar yaşadığımız memlekete ve çiçek açma zamanı gelir… Rengarenk açarız kırlarda yine. Binbir renk olup süsleriz yine bir bahçeyi. Bugün karlar altında bekleme zamanıysa eğer dipdiri beklemeli hiç bişey kaybetmeden. Maneviyatımız tam, irtibatımız kuvvetli ve sarsılmadan…
Geçmişteki kusurları unutmamalı tabiki ama kişileri sorgulamak hiçbir şey kazandırmaz bize. Bugün enkazı kaldırmalı el ele…
99 depreminde hiç unutmadığım bir sahnedir. Yerle bir olmuş bir binanın önüne geçip olanca gücünüzle bağırırsınız ”SESİMİ DUYAN VAR MI?”
Sonrasında derin bi sessizlik. Taa ki bir ses bir işaret duyuncaya kadar.
Duyunca yeşeriverir umutlar. Belki bir çocuk yada bir kadındır aşağıdan seslenen hatta belki yanında başkaları da vardır. İnce ince kaldırırsınız taşları. Adeta incitmeden.. İşte ışığın görüldüğü ilk an.. önce su verirsiniz. Çünkü yaşaması için ilk ihtiyaç o dur. Sonra sorarsınız yaralı bir yeri var mı. Eğer varsa pansuman yaparsınız oracıkta. Sonrada tutup çıkarırsınız olduğu yerden… Ve yaşama tutunan bir can daha,sorgulamazsınız bu binayı kim yaptı, inşaatında kim çalıştı yada neden yıkıldı. bildiğiniz tek şey vardır kurtarmak, sonrasında adalet terazisi tartar eğriyi doğruyu…
İşte şimdi olanca gücümüzle seslenmeli ”SESİMİ DUYAN VAR MI?”
Bir deprem vurdu gitti masum yavruları, emzikli anneleri, gözü yaşlı babaları gencecik delikanlıları… Adaletinden şüphe etmediğimiz Allah er yada geç zalimi mazlumdan ayıracaktır. Bu onun hesabı bizim değil ki.. Bize düşen elimizi uzatmak darda olana..
Ve bir gün güneşin doğacağı ana kadar sarsılmadan beklemek ve vakti geldiğinde anka kuşunun misali uçup gelmek kaf dağının ardından.. Yepyeni baharlara çiçek olmak için, tohum olmak için..
Kaynak: Mağduriyetler http://magduriyetler.com/2018/09/01/11520/
Hiç yorum yok