Onlar…
Kader ağını örmüştür sana da izlemek düşer,
Çok ağlamak istersin onu da gizlemek düşer,
Kalbinin orta yerine akıtmak gözyaşlarını,
Gizlemek dedim ya hani onu da bizlemek düşer…
İstiğna kahramanları adına dökülmektedir bu dizeler.
Koşardık veya en azından koşmaya azmederdik lakin şimdilerde artık sizlerin, bu zulüm çağında destan yazanların koşturmalarını izlemek düşüyor…
Mağdurlarımıza sahip çıkmaya azmetmiş siz değerli kardeşlerimizin destanını izlemek ve dua etmek.
Rabbim sizlerden ebeden razı olsun. Sahip çıkıyormuş, arayıp soruyor dertlerini dinliyor çare olmaya çalışıyormuşsunuz.
Aman derim, sahip çıkın başıboş ve kimsesiz bırakmayın bizimkileri ve onlar gibileri.
Bunu hiç çekinmeden, gönül rahatlığıyla isteyebilme samimiyetini de bulmuşum ya o bile kafidir ben ve benim gibilere.
Daha küçük yaşlarda iken dahi kendi öz babasından bile harçlık isteme cesaretini bulamayan mahcup biri için bu samimiyet ve içtenliği sağlamanız bile teşekkür sebebidir emin olun.
Olsun diyoruz abilerimiz var bizim, gözümüz de arkada değil şükür.
Sahip çıkarlarımız var bizim.
Emanette emin olmanın ne demek olduğunu asrın en vefalı insanindan ders almışlar onlar…
Emanetlerimizin eninlerini taa sinelerinde duyarlar onlar…
Konumlarının hakkını vermenin ne manaya geldiğinin , hangi sebeple cephenin bu cenahında değil de, o cenahında hazır bulunduğunun şuurundadırlar onlar.
Vefalıların en hayırlısının verdiği imkan ve istidatları yine O’nun rızası için O Sadık’al Vaad’in yolunda hız kesmeden kullanmaya azmetmişlerdir onlar…
Yemeden yedirmek, giymeden giydirmek de ne imiş ki, toprağın altının üstünden daha tercih edilebilir olduğu şu acip zaman dilimlerinde, yaşatmak için yaşamayı göze almışlardır onlar…
Dert deyince ilk olarak emanetlerinin derdi, evlat deyince önce o bir tarafı eksik yavrularımız, kardeş deyince evvela o mahzun anneler gelir onların aklına…
Ensar ruhunu en ince manalarına kadar yaşamaya azmetmişlerdir onlar…
Olandan vermeyi zaten yıllardır bir şiar olarak ruhlarina kazımış, şimdi artık olmayandan da vermenin zamanı diye kelleyi koltuğa almış, “Ya Latif”in esrarlarıyla oturup kalkar hale gelmişlerdir onlar…
Onlar… Ve onlar gibiler…
Böyle kardeşleriniz ve arkadaşlarınız olur da yüreğiniz nasıl ferah olmasın,nasıl inşirahla dolmasın ki…
Yiğit ağabeylerim, vefadar ablalarım.
Sabrediniz sabredelim. Az kaldı biiznillah.
Şu gölgelik mahiyetinde olan fani ömürde çok olsa ne yazar ki.
10 olsa 50 olsa ne yazar. Sonsuzun yanında sıfırdan farksiz şu koca sanılan ömür…
Ötelerde sizleri ne lütuflar beklemektedir biiznillah. Gerçi sizlerin adeta birer hasleti haline gelmiş o isar ruhunuz , oralarda da “Evvela emanetlerimiz için” dedirtirse hiç şaşırmayiz emin olun.
Eksikliğin ve noksanlığın, tasa ve kederin olmadığı o mükafat mekanlarında sadece O (cc) var. Buradaki ızdıraplı sineler için Cemalullah var Rabbimin izni ve inayetiyle…
Rabbim iki cihanda da sizlerin yokluğunu göstermesin, bizi sizden; sizleri de o Mahsun Nebi’den (SAV) ayrı koymasın…
Kaynak: Mağduriyetler http://magduriyetler.com/2018/11/17/onlar/
Hiç yorum yok