İktidarın zulmü altında hayatını kaybeden hakim ve savcılar raporu

Türkiye'de şaibeli Darbe Girişimi'nden sonra ilan edilen Olağanüstü Hal (OHAL) ile nefret operasyonları başlatıldı.

Özellikle son iki yıllık süreçte yargı bağımsızlığının tamamen ortadan kalktığı Türkiye’de, yaklaşık 4 bin 500 yargıç ve savcı meslekten atıldı, binlercesi tutuklandı, bir kısmı sürüldü.



Mağduriyetler isimli internet sitesinde "Darbe bahanesiyle Erdoğan iktidarının zulmü altında hayatını kaybeden hakim ve savcılar" başlığıyla bir rapor yayınlandı. Raporda yaşananlar detaylı olarak anlatıldı. Rapordaki bilgiler şöyle;

Gözaltına alınan hakim ve savcılar hem gözaltı sürecinde hem de cezaevlerinde ekstra sıkıntılara maruz bırakıldılar. Ters kelepçeleme, hakaret, tehdit, kötü muamele, tek kişilik odalarda tecrit aktında tutma, sağlık hakkından yararlandırmama, malvarlıklarına el koyma, avukatlarıyla ve yakınlarıyla görüştürmeme gibi.
Onurlarıyla görevlerini yaparken, bir gecede hukuksuzca “terörist” ilan edilen yargıç ve savcıların bazıları, uygulanan maddi ve manevi baskıya dayanamayarak hayatlarını kaybetti.


Seyfettin Yiğit



Bu süreçte ilk ölüm haberi 16 Eylül 2016’da Bursa’dan geldi. Tutuklu Cumhuriyet savcısı Seyfettin Yiğit, resmi açıklamaya göre, cezaevi tuvaletinde kendini iple asarak intihar etti. Ailesi, Yiğit’in intihar etmediğini, geçmişte yaptığı soruşturmalar nedeniyle öldürülerek susturulduğunu iddia etti.


Mehmet Tosun



CHP Tunceli Eski Milletvekili Hüseyin Aygün’ün twitter hesabında duyurduğu bir diğer acı olay, Hakim Mehmet Tosun’un vefatıydı. Danıştay’da tetkik hakimi olan ve gözaltına alındığında bir aylık evli olan Tosun’un ‘immun sistemi’nde problem vardı. Tosun’un 2 yıldır tedavi gördüğü, hastalığının seyrinin ihraç edilmesinden sonra olumsuz yönde değiştiği belirtildi. Adli kontrol şartıyla serbest bırakılmasından bir süre sonra Hakim Tosun hastanede hayatını kaybetti.


Mustafa Erdoğan



Yargıtay üyesi yüksek hâkim Mustafa Erdoğan ise, 2016 Aralık ayında memleketi Antalya’da beyin tümörü teşhisi ile hastaneye yatırıldı. Burada beyin ameliyatı olan Erdoğan, hakkında daha önce çıkarılan yakalama emri nedeniyle hastanede polis nezaretinde tedavi gördü. Erdoğan’ın mal varlığına, maaşına ve banka hesaplarına da tedbir konuldu. Ameliyatın ardından Antalya 3. Sulh Ceza Mahkemesi tarafından hiçbir gerekçe gösterilmeden tutuklanan hakim Erdoğan, bulunduğu hastanenin tutuklu koğuşunda vücudunun yarısı felçli halde 6 ay tutuldu. Tutuklandığı günden itibaren tahliye talepleri reddedilen Erdoğan’ın ailesi ile görüşmek için yaptığı başvurular da reddedildi. Erdoğan’ın avukatı sağlık sorunları gerekçesiyle serbest bırakılması için Anayasa Mahkemesi’ne başvurdu. Mahkeme başvuruyu, “Tutuklunun herhangi bir tehlike altında olmadığı” gerekçesiyle reddetti. 2017 yılı Ağustos ayında hastalığında ilerleme yaşanan Erdoğan yoğun bakıma alındı. Burada da ailesi ile görüşmesine izin verilmeyen Erdoğan, ancak bilinci kapandıktan sonra tahliye edildi. Bilinci kapalı bir şekilde yoğun bakımda yaşam mücadelesi veren hakim Erdoğan, dördüncü günün sonunda yaşamını yitirdi.

Teoman Gökçe



HSYK 1. Dairesi eski üyesi Teoman Gökçe de, 15 Temmuz darbe girişimin ardından terörizm bahanesiyle tutuklanan hakimlerden biriydi. Gökçe, Erdoğan hükümeti üyelerinin adının karıştığı 17/25 Aralık yolsuzluk soruşturmalarında soruşturma savcılarının görevden el çektirilmesine karşı çıkmasıyla tanınıyordu. Sincan Cezaevi’nde sürekli hakaret ve psikolojik işkenceye maruz kaldığı iddia edilen Gökçe’nin bu süre zarfında 6 ay aralıkla anne ve babası da vefat etti. Yaklaşık 2 yıldır tek kişilik tecrit odasında tutuklu olarak bulunan Teoman Gökçe’nin hücresinde kalp krizi geçirdiğinin anlaşılması üzerine hücresine komşu olan diğer tutukluların görevlileri çağırdığı ancak çağrılara çok geç cevap verildiği iddia edildi. Cezaevi yönetimince Teoman Gökçe’nin kalp krizi sonucu vefat ettiği duyuruldu.

Abuzer Kara



İstanbul Asliye Ceza Mahkemesi yargıcı iken, 11 Ekim 2017’de talebi olmaksızın ve teamüllere aykırı olarak Ordu’ya sürülen Yargıç Abuzer Kara kalp krizi sonucu yaşamını yitirdi. Hakim Kara hakkında, dönemin Adalet Bakanı ile Başbakan Erdoğan arasında geçtiği iddia edilen bir telefon kaydı da basına düşmüştü. İstanbul Barosu eski Başkank Avukat Turgut Kazan, hakim Kara’nın vefatının ardından yaptığı açıklamada “Medyaya yansıyan haberler unutulmadı. Başbakan [Erdoğan] önem verdiği bir davanın nasıl beraatle sonuçlandığını soruyordu. Adalet Bakanı da yargıcın Alevi olduğunu söylüyordu. İşte o yargıç Abuzer Kara’ydı. Bu nedenle, bilinen ceza yöntemi kaçınılmaz oldu. Ordu’ya sürüldü. Ailesi İstanbul’da, kendisi orda, stres dolu bir yaşam ölümle sonuçlandı” dedi.

Adalet Betül Çağdır


İngilizce öğretmeni olan Adalet Betül Çağdır ise darbe girişimi sonrası mesleğinden ihraç edilen ve hakkında tutuklama emri çıkarılan bir hakim eşiydi. İhraç edilen tüm hakim savcı ailelerinde olduğu gibi banka hesaplarına ve tüm malvarlıklarına tedbir koyuldu. İki çocuk annesi Çağdır, bu süre zarfında ciddi psiklojik bunalıma girdi. Ve darbe girişiminden 1,5 yıl sonra İstanbul’da, yaşadığı 9. kattaki dairesinin penceresinden atlayarak intihar etti.


 



Kaynak: Aktif Haber http://aktifhaber.com/15-temmuz/iktidarin-zulmu-altinda-hayatini-kaybeden-hakim-ve-savcilar-raporu-h118046.html

Hiç yorum yok