Kötü Birşey Yapmıyordum Ben



Sene 2012. Üniversiteyi kazandım. Abim ile birlikte kayıt yaptırmak üzere üniversiteye gittik. Herşey çok hızlı ilerliyordu. Zaman bazı şeylere gebe ama ben olacak olanlardan habersiz kaydımı yaptırdım. Ancak ortada büyük bir problem vardı. Kalacak yerim yoktu. Kayıt sırasında sınıftan bir arkadaş ile karşılaştim tanıştık. O saatten sonra karşıma nasıl güzelliklerin çıkacağından habersiz arkadaş ile muhabbete koyulduk. Konu kalacak yerden açıldı. Ben de henüz ayarlayamadım dedim. O da bir yurttan bahsetti. Konuş istersen uygun gelmezse kayıt yaptırmazsın dedi. Abimle yurdun standına doğru yürüdük. Bir sürü kapalı abla vardı. Gittik tanıştık beni alıp yurda götürduler. Abim ile arabadan indik adım atacak yer kalmamış yurtta. O kadar kalabalıktı ki. Bu dakikadan sonra herşey çok hızlı gelişmeye başladı. Kendimi bir ablanin karşısında buldum. Konuşuyorum ama sanki konuşan ben değilim. Abla bir sürü soru soruyor bende cevaplıyorum. İçimden diyorum ki: Allahım bunlar nasıl insanlar benim ibadetlerimi, giriş çıkış saatlerimi, derslerimi kontrol edeceklermıiş. Annem babam olsa ancak bunu yapar. İçsel konuşmalarım ile beraber ablanın sorularını cevaplamaya devam ediyordum. O sordu ben cevapladım.
Abim beni emin ellere teslim etmenin rahatlığı ile memlekete döndü.
Okul dönemi başladı. Günler çok güzel geçiyor nasıl geçtiğini anlamıyorum bile. Ailemden ilk defa bu kadar uzak kaldım fakat öyle güzel insanlarla muhattap oluyordum ki ailemin yokluğunu bana hiç hissetirmiyorlardı.
Sohbetlerimız çok güzel geçiyor. Anlatılanları hayran bakışlarla dinliyordum. Çünkü ilk defa böyle bir ortamda bulunuyordum. Sohbet sırasında abla bir alim zat der ki sözüyle sohbet konusuna giriyor. Ancak ismini söylemiyordu. Bu durum çok defa tekrarlandiğı için benim dikkatimi çekti. Ablaya sordum: zamanı gelince öğrenirsin dedi. O zamanlar anlamamıştım ablanın neden söylemediğini. Dönem içi ara ara kamplar yapıyoruz. Çok güzel geçiyor. Bol bol kitap okuyup yeni bilgiler öğreniyoruz. Kütüphanede bir kitap ilgimı çekti. Osman Abinin ” Yanık Yürekler” kitabı görünce duygu karmaşasına kapıldım. Çünkü kitabı daha önce gördüm hatta okuma fırsatım bile oldu ama ben her seferinde ilk sayfasını okuyup bıraktım. Ablam üniversitedeyken kitabı arkadaşı hediye etmiş Ablam da eve getirmişti. Kitaba şaşkınlıkla baktığımı gören abla yanıma geldi. Daha önce okudun mu dedi. Yok dedim ama evimde vardı. Aldım kitabı. Oturdum bir köşeye yavaş yavaş okumaya başladım. Her okuduğum sayfada kendime bir kere daha kızıyordum. Allahm daha önce bu kitabin içindekileri neden fark edememişim.
1. Dönem bitti. Dönem Sonu kampında daha önce evin kütüphanesinden aşina olduğum Risalelerı okumaya başladım. Sözler Risalesinı okuyorum. Ancak birşey anlamıyorum. ablama diyorum oku sen o sana kendinı açar diyor.
Risaleyi bitirdim. Ama ne okudum nasıl okudum anlat deseler iki cümle kurabilir miyim bilmiyorum. Döndüm tekrar baştan başladım okumaya. Anladım ki birinci okuduğumdan birşeyler anlamışım. Risaleler hala aynı duyguyu verir bana.
Allah bu kamptan sonra vazifeli olmayi nasip etti. Ben bazı şeyleri bilerek, bazı şeyleri de yeni öğreneceğımin farkında olarak Allahin izni ile hizmet etmeye başladım. Her şey çok güzel. Her yer güllük Gülistanlik. Ta ki o geceye kadar. Hizmet etmeye çalıştığım lise yurdunda hersey tersine gitmeye başladı. Kitapları, tesbihleri hatta Kur’an-ı Kerim’leri bile topluyorduk. Hem topluyorum hem kendi kendime soruyorum Allahım biz Müslüman bir ülkede yaşamıyor muyuz, bu halimiz nedir? Kim ne için bize bunu yaptırıyor gecenin bir vakti.
Bu olay sadece çekirdekmis. Bundan sonra hersey artarak devam etti. Hala da sürüyor. Ama ben arkadaşlarım ablalarm olanlara boyun eğmeden hizmetlerimızi yapmaya devam ediyoruz…
Ramazan ayına girmiştik. Mezun olmama çok az kalmıştı. Ablalarım devam etmemi istemişlerdi. Ancak ortama bir problem vardı ” ailem” . Ben zaten hiç bir zaman aileme göğsümü gere gere hizmet ediyorum diyemedim. Ne yazık ki o ilk gün ki beni kayıt ettirdikleri ailemden eser yoktu. Onlarda herkes gibi korkuyordu. Herkes gibi onlar da oradan uzaklaş başına birşey gelecek diye beni tembihleyip duruyorlardı. Ama benim içim rahattı. Korkmuyordum. Kalmam gerekiyordu. Ablalarmla konuşup yüksek lisans yapmaya karar verdim. Ailemin eğitim ile ilgili kararımda yanımda olacaklarını biliyordum. Aileme söyledim. Önce karşı çıktılar. Baya direndiler. Orada seni herkes tanıyor, orası senin için tehlikeli gibi cümleler söylüyorlardı.
Bir akşam ailemi nasıl ikna ederim düşüncesi ile Teravih namazını kılmaya camiye gittim. İmam tam iki kere ” innallahe measabirin” âyetlerinı tekrarladı. Ayete zaten aşina idim. O zaman içime büyük bir umut doğdu. Babamı aradım namaz çıkışı. Konuyu açtım. Hiç itiraz etmeden nasıl istiyorsan öyle yap dedi. O an dünyalar benim olmuştu. Ne kadar şükür etsem az gelirdi. Sabretmenin ne kadar önemli olduğuna bir kere daha inandim. Artık hizmet hayatımda yepyeni bir dönem vardi. Yeni öğrencilerimle birlikte.
Ta ki insanları alaya aldıkları sözde 15 temmuz darbesi dedikleri olaya kadar. Kimse tahmin etmezdi bu kadar kötü olabileceklerini. Bu kadar da olur mu dedirtecek olaylar dönüyordu ortalıkta. Her gördüğüme her okuduğuma bu da mı diyordum. Zalim hızını kesmeden zalimliğini yapmaya devam ediyordu.
Abim sürekli kendini suçlu hissettiğini dile getiriyordu. Seni oraya ben kayıt ettirdim. Benim yüzümden oldu seni oraya ben bulaştırdım diyordu. Ben aksini söylesem de o bildiğini söylüyordu. Aklımda hep aynı düşünce vardı gitmeliyim. Asıl bu dönemde orada olmalıyım. Böyle bir durumda yalnız bırakmam ablalarımı. Ailem zalimin yanında. Babam sürekli sofralarında. Hep aynı muhabbetler, gece gündüz aynı mesele… Bir çıkış yolu bulmaya çalışıyordum. İstanbul’da formasyona başvurdum ve çıktı. İlk başta zorlasalar da sonra izin verdiler. Babam ben en son evden çıkarken söylediği bir laf var hala aklımda ” eğer hala cemaatin içindeysen olduğum yerden bir adım bile atmam bunu bil ” dedi.
Kırıldım babama. Anlatamadım ona gerçeği, Haykıramadım. Ama vicdanım hiç rahatsız değildi kötü birşey yapmıyordum ben…



Kaynak: Mağduriyetler http://magduriyetler.com/2018/12/10/kotu-birsey-yapmiyordum-ben/

Hiç yorum yok