‘HUKUK PORNOSU’na dönen bir rezilliğin adıdır BYLOCK!

Cemaatçisinden sosyalistine, HDP’lisinden ateistine, alevilerden kürtlere kadar geniş yelpazedeki MUHALİF gruplar “FETÖ” ya da “Vatan Haini” isimli cadı kazanlarına atılmaya ve ‘vatanseverler’ce peşinen ve toptan cezalandırılmaya devam ediliyor.
Bu toplu cezalandırılmalarda kullanılan en büyük delili(?) ise şüphesiz BYLOCK iddiası oluşturuyor.
ByLock yargılamalarında, bütün davaların temel dayanağı kabul edilen ve Hakim – Savcılar tarafından adeta “Doğruluğu tartışılmaz bir delilmiş gibi” kabul edilen 88 sayfalık MİT raporunda ByLock kullanıcı sayısı 215 bin 92 kişi olarak açıklanmıştı!
(https://www.adaletbiz.com/images/upload/bylock_1.pdf)
1,5 yılı aşkın bir süre boyunca sadece bu rapor gerekçe gösterilerek 10 binlerce kişi tutuklandı, peşinen cezalandırıldı, yuvalar dağıtıldı, her an listelere girme korkusuyla muhaliflere cehennem yaşatıldı!
Savcılıklara, ‘görevsiz ve yetkisiz’ MİT tarafından gönderilen ve CMK’yı yok sayarcasına hazırlanan bu excel listelerinde Mart 2017 tarihinde bir GÜNCELLEME(!) yapılarak liste 215.092’den 129.862’e indirildi (http://bylockgercegi.com/2019/03/25/bylockun-hic-bir-delil-ozelligi-yok-ve-hic-olmadi/)
Müyesser Yıldız’ın haberi ile öğrendiğimize göre (https://odatv.com/yargitayin-bylock-karari-niye-gecikti-26101805.html) MİT’e göre, “Listeler, 15 Temmuz şaibeli darbe girişiminin sonrasında ACİLİYETİNE BİNAEN “abonelik verileri” üzerinden hazırlanmıştı.
Oysa abone ile kullanıcı farklı olabilirdi. Kullanıcı şahsın belirlenmesi için yeterince çalışma yapılmadan, gönderilen listeler üzerinde doğrudan adli işlem tesis ediliyordu.
Yani kaçının hakkında işlem yapıldığını bilemediğimiz yaklaşık 100 bin kişi YANLIŞLIKLA araya kaynamıştı!
Bu tarihten sonra adli bilişim uzmanlarının gayretiyle “Morbeyin” denilen bir uygulamanın varlığı tespit edildi. Buna göre; haklarında soruşturma olan 11 bin 480 kişi iradeleri dışında ByLock sunucularına yönlendirilmişti.
Aynı haberden öğrendiğimize göre BTK’nın üst düzey bir yöneticisi, konuyla ilgilenen milletvekillerini teker teker arayıp, listelerde hata bulunmadığını, yönlendirmenin bir algı olduğunu anlatmış, telafi edilemeyecek bu hatayı kabul etmemek için uzun süre mücadele vermişti.
Habere göre, söz konusu listenin Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı’na teslimi sonrasında da, bu durumun açıklanması için yaklaşık 2 hafta Saray’dan yani Erdoğan’dan haber beklenmiş ve ancak haber geldikten sonra açıklama yapılabilmişti!
‘Hata’ sonucu soruşturma geçiren, mesleklerinden ihraç edilen, tutuklanan, haklarında dava açılan bu kişilerin 2 yıl boyunca “yanlışlıkla” dünyalarının karartıldığı kabul edildi ki bu
süre zarfında listede bulunduğu için 4 kişi intihar etmişti! http://magduriyetler.com/2017/12/30/hatali-bylock-listesinde-adi-olan-4-kisi-daha-once-intihar-etti
Nisan 2018’de ise, “49.680 kişilik kullanıcı ID” olanların bulunduğu iddia edilen yeni bir liste oluşturularak yeniden adli makamlara gönderildi (http://bylockgercegi.com/2019/03/25/bylockun-hic-bir-delil-ozelligi-yok-ve-hic-olmadi/ ). Böylelikle her güncellemede 100 bin kişi eksilerek yeni listeler oluşturuldu.
Emniyet sorgusunda, kullandığı BELOC isimli kalp ilacını sorduklarını zannederek hakkındaki suçlamayı(?) kabul eden Pütürge’li 80 yaşındaki Rahmi dayı (https://twitter.com/KorayPeksayar/status/1110538586284351488?s=19) gibi binlerce kişi, aylarca MASUMİYETLERİNİ İSPATLAYAMADIKLARI için tutuklu kaldılar!
Müyesser Yıldız, adli bilişim uzmanlarına dayanarak yazdığı Eylül 2018’deki haberinde ise (https://odatv.com/40-bin-kisilik-yeni-bylock-skandali-mi-25091830.html), ilk güncellemeden sonraki listede ‘sütun kayması’ sebebi ile 40 bin kişinin yanlışlıkla araya kaynadığını dile getirdi ama bir işlem yapılmadı!
Yargıtay 16.Ceza Dairesi, 2017 yılında jet hızıyla aldığı kararında ByLock’un tek başına “KESİN” olarak terör örgütü üyeliği suçu için delil olacağını kabul etmiş (https://www.sabah.com.tr/gundem/2017/06/17/bylockta-son-nokta-kesin-delil-olabilir) ve onbinlerce kişi bu yanlış içtihat(?) dayanak gösterilerek peşinen cezalandırılmıştı
Fakat daire 2018 Haziran’ında, ‘User-ID eşleşmesi’ yapılmadan operatör kayıtlarının tek başına delil olamayacağı yönünde karar alıp (https://www.memurlar.net/haber/757580/yargitay-dan-cg-nat-verilerine-dayali-bylock-dosyalari-icin-cok-onemli-karar.html), “yazışma içeriklerine” bakılması gibi yeni kriterler belirledi. Onbinlerce beraat etmesi gerekirken böyle olmadı.
Müyesser Yıldız’ın ilk makalesine göre, Yargıtay CGK bu durumu görüşürken, asıl mağduriyete sebep veren MESAJ İÇERİKLERİ gündeme gelmişti. Ve “içeriği maddi olgularla desteklenmeyen User Id tespitlerinin delil niteliği bulunmamaktadır” şeklinde bir madde kabul görmüştü.
Bu şerh hayati önem taşımaktaydı zira, ByLock’ta ID eşleşmesi görünmesine rağmen tek mesaj atmamış onbinlerce kişi bulunduğu gibi, eşini aldatmak amacıyla (https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2017/03/29/bylocku-esimi-aldatmak-icin-kullandim/ ) veya Mason Locası üyeliği için (https://www.gazeteduvar.com.tr/gundem/2016/11/11/bylockla-masonik-yazismalar-yaptim) bu ByLock itiraf edenler de çıkmıştı!
Morbeyin listelerinin gecikmesine sebep olan “Saray’dan yargıya uzanan uzun kol” yeniden devreye girip bu önemli şerhin yazılmasını ENGELLEMEK İSTEDİĞİ, Müyesser Yıldız’ın aynı makalesinde iddia edilmişti.
Aralık 2018’de açıklanan ve kendi içinde birçok çelişkiyle dolu Yargıtay Ceza Genel Kurulu kararında SARAYDAN UZANAN UZUN KOL’un devreye girdiği, ÇÖP olduğunun ortaya çıkmasından korkulan sözde ByLock delilinin(?) için söz konusu şerhin yazılmadığı görülecekti!
MİTin servis ettiği ilk listeyi güncelleyerek 100.000 kişiyi eklenme gerekçesi olarak öne sürdüğü ‘işin aciliyetine binaen’ saçmalığı renk değiştirerek AYM (ör:Tahir Gökatalay) AİHM (ör: Vidal/Belçika) ve uluslararası kabulleri yerle bir ederek YCGK’da tekrar ortaya çıktı
16.Ceza Dairesi, bir kişinin BYLOCK ağına dahil olduğu ile ilgili olarak aradığı asgari şart olan “Tespit ve Değerlendirme Tutanağı” ,Yargıtay CGK’nun kararına konu olan dosyada YOKTU. Ama bu eksik belge hükümden sonra, temyiz aşamasında dosyaya eklenmişti.
Bu durum CMK 217/1 başta olmak üzere ulusal ve uluslar arası tüm mevzuatlara göre “SİLAHLARIN EŞİTLİĞİ” prensibi gereğince ADİL YARGILANMA İLKESİ’nin açıkça ihlalini oluşturmaktadır. Sanığın, aleyhine olan belge ile ilgili SAVUNMA HAKKINA açıkça tecavüz edilmiştir!
YCGK, bu tasarrufu için bulduğu sözde gerekçe, sadece hukuk öğrencilerini değil, kargaları bile güldürücek cinstendir; “sanığa bu belge ile ilgili yeniden savunma hakkı verilmesi, usul ekonomisi gereği sanığın makul sürede yargılanma hakkını ihlal eder”https://twitter.com/tarik_avukat/status/1104085467178455040?s=19
Ele geçirilmesinden excel listelerine, AKP’li Hakim Savcılarca KUTSAL kabul edilmesinden sürekli GÜNCELLENMESİNE, 16. CD’nin yerel mahkemelerce UMURSANMAMASINDAN, “Sarayın” müdahale ettiği YCGK kararına kadar baştan sonra “HUKUK PORNOSU”na dönen bir rezilliğin adıdır BYLOCK!
Kaynak: ByLock Gerçeği http://bylockgercegi.com/2019/04/06/hukuk-pornosuna-donen-bir-rezilligin-adidir-bylock/
Hiç yorum yok