Günde 40 Katarakt Ameliyatı Yapıyorlardı



Annem ve babam başkaları için yaşamayı ahlak haline getirmiş insanlardı. Babam esnaf olmasına rağmen, ülkesindeki kurulu düzeni bırakarak, üç çocuğunu Allah’a emanet ederek, yıllarca yurt dışında fedakârlıklar yaptı. En son Somali’de hastanenin eczane bölümünün açılması için çalıştı. O sırada, erkek kardeşimin biri üniversitede, biri de lisedeydi, ben ise evliydim.

Birçok doktor yıllık izinlerini dinlenerek geçirmek yerine Somali’ye gelip hastaları tedavi ediyorlardı. Annem ve babam da onlara gönüllü olarak yardım ediyordu. Onların fedakârlıklarına şahit oldular. Oradaki insanların da ihtiyaçlarına şahit oldular. Kısa zamanda çok insanı tedavi etmek için seher vaktinde kalkarak, günde bazen 40 tane katarakt ameliyatı yaparak, hem madden hem de manen göz aydınlığı oldular.

İnsanlar bu tedaviden yararlanmak için kilometrelerce uzaklıktan yürüyerek gelirler, tedavileri için günlerce hastane bahçesinde kalırlar ve umutla sıranın kendilerine gelmelerini beklerlerdi. Annem ve babam, gelen hastaları bir kutlu misafir gibi kabul ederek her türlü ihtiyaçlarını karşılamaya çalışırlardı.

Ramazan’da dağıtılan iftar yemeklerinde hiçbir şeyi olmayan insanların poşetlere pilavı koyup elleriyle yemelerini, hatta poşet bile bulamayanların sırtındaki ceketini çıkarıp içine pilav koyup bir köşede yemesini içleri burkularak izlerlerdi. Oradaki herkes, insanlığın hizmete, yardıma ne kadar çok muhtaç olduğunu bizzat yaşadılar.


Ülkemizdeki bu imtihanlar başlayınca oradaki bu güzelliklerde yarım kaldı. Annem ve babam üzgün bir şekilde ülkemize geri döndüler. Hastane içindeki aletler, o insanların ihtiyaçlarına rağmen orda atıl kaldı. Oradaki insanların mağduriyetleri akıllarına geldikçe gözleri dolu dolu oluyor, bize kavuştular ama sevdaları yarım kaldı, diyorlardı. Bu sevdalarından dolayı bir gün sabaha karşı zilin acı acı çalmasıyla irkilen babam ‘Tamam vakit geldi beni alacaklar’ dedi ve dediği gibi de çıktı ve onu aldılar. 4 aydır evine, sevdiklerine,  gözünün nuru torunlarına hasret bıraktılar. Ama olsun imtihan dedi, göğüs gerdi, kendi de annem de. Yaşı gereği yorgun olan bedeni bu çetin özlem ve hasret imtihanıyla bir kat daha çöktü. Annem her namazını babamın seccadesinde kılıp gözleri yaşlı bir şekilde içini Rabbi’ ne döküyordu.

Gençken zordur yardan ayrılmak ama 55’inde başka zormuş diyordu.
Maddi derdi yok, zaten dertleri maddiyat olmadı, yaşamayı değil yaşatmayı hedeflediler. Babamın zindana atılması da bu sebeptendi. Her an gözleri buğulu, yüreği yangın yeri. Bunlara rağmen yorgun bedeniyle tüm evin iş yükü omuzlarındaydı. Dost ve arkadaşları tarafından, korkudan mıdır bilinmez, hali hatırı sorulmaz oldu. Sadece güler yüz, bir hatır sorma, başka bir beklentimiz yok. Allah bu imtihandan sağ çıkmayı nasip etsin.


Kaynak: Mağduriyetler http://magduriyetler.com/2019/01/02/gunde-40-katarakt-ameliyati-yapiyorlardi/

Hiç yorum yok